🦄 Hz Muhammed Ile Ilgili Olaylar

Muhammed– Hüseyin Atay. İslam Tarihi Kitaplık. Peygamberliği ve Siyasetiyle Hz. Muhammed – Hüseyin Atay. Peygamberliği ve Siyasetiyle Hz. Muhammed - Hüseyin Atay. Biz, Hz. Muhammed’in uygulamalarıyla beraber tarihi olayları takip ederek, İslam’ın bu olaylar içerisinde nasıl oluştuğunu göstermek niyetindeyiz. Hz Muhammed ile ilgili Türkçe Yazılmış veya Türkçe'ye Aktarılmış olan Eserlerle İlgili Bir Bibliyografya Denemesi. M. Söylemez. Download Download PDF. 596- Hz. Hatice ile evlenmesi, Ebû Talib’in nikâh töreninde konuşması. 598 - Oğlu Kasım'ın doğması. (Kendisine Ebul Kasım denilmesi). 599 - Hz. Ali’nin doğması. 600 - Kızı Zeyneb doğdu, 604 - Kızı Rukiye doğdu, 608 - Kızı Ümmügülsüm doğdu. 608 - Muhammed’ül Emîn denilen Hz. Muhammed’in Kâbe hakemliği. Nehikmetse, Hz. Muhammed'in tarihi kişiliğinden şüphe duyan bu insanlar, ne Hz. İsa (Hrıstiyanlar) ne de Hz. Musa (Museviler) hakkında şüphe duymamaktadırlar. Oysa Hz. İsa ile çağdaş oldukları halde ondan tek kelime ile bahsetmeyen Romalı tarihçilerin isimlerini yazmak, herhalde aydınlatıcı olacaktır okuyucu için. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in doğum tarihi Müslümanlar tarafından merak edilmektedir. Hz. Muhammed'in doğduğunda bazı mucize olaylar gerçekleşti. Bu mucize olaylar nelerdir? Hz Muhammed hayatı boyunca bu ayete göre hareket etmiştir. 0, her hangi bir konuyla ilgili kararını vermeden önce o konuda uzman olan kişilerle istişare yapmıştır. Onların fikirlerini almış ve ona göre nihai kararını vermiştir. Hayatında alacağı her önemli konuda danışarak iş yapmıştır. Örneğin Hz. Muhammed Hz. Muhammedile İlgili Düşünceleri ve Sözleri: Atatürk’ün İslamiyet – İslam Peygamberi (Hz. Muhammed SAV) – ile İlgili Sözleri ve Düşünceleri: Atatürk'ün Kuran-ı Kerim'e duyduğu derin sevgi ve saygısı, İslam dininin en saf şekliyle yaşanmasına olan inancı onun dindar yönünü her dönemde ortaya çıkarmıştır. Sahi, Hz. Muhammed hakkında küçültücü yazılar kalame alan George Bush; ABD Başkanları George Bush ve oğlu George W. Bush’un neyi oluyordu? Bu da Çankaya Köşkü’ne ev ödevi olsun!!! Bu yaşanan olaylar karşısında Peygamberimiz yalnız kalıp düşünmek için sık sık Hira Dağı'na gider ve burada inzivaya çekilirdi. Hz. Muhammed'in (S.A.V) Davetinin Mekke Dönemi. Hz. Muhammed'e Mekke döneminde kendisini seven ya da sevmeyen herkes güven duymuştur. Hatta dürüstlüğü ve güvenilirliğinden dolayı ona Muhammed 1 Hz. Peygamber (asm) de bir hadisinde kendi görevinin mahiyetini şöyle açıklamıştır: "Allah beni bir muallim olarak göndermiş bulunuyor." 2. Dolayısıyla gönderildiği toplumu eğitim ve öğretime tâbi tutmak onun peygamberlik görevleri arasında bulunmaktadır. Kur'an'ın ve Hz. Hz Muhammed’i (s.a.v.) Tanıyalım ÇÜNKÜ HZ. MUHAMMED Aşağıda Hz. Muhammed (s.a.v.) ile ilgili bazı olaylar verilmiştir. Bu olaylardan yola çıkarak Hz. Muhammed’in (s.a.v.) öne çıkan ahlaki özelliğini bulunuz ve metni tamamlayınız. 1. Hz. Muhammed (s.a.v.) 35 yaşındayken Mekkeliler Kâbe’yi tamir etmeye karar verdiler. Muhammed'in 610 yılından başlayarak, vefat ettiği yıl olan 632'ye kadar aldığı vahiyler Kur'an'ı oluşturur. İlk vahiy şu şekilde anlatılır: Muhammed, bir sesin kendisini ismi ile çağırmakta olduğunu duydu. Başını kaldırıp etrafına baktı fakat taş ve ağaçlardan başka birşey göremiyordu. 5lYw. Hz. Muhammed'in Mekke ve Medine YıllarıPeygamber efendimizin hayatında Mekke ve Medine yılları büyük önem taşımaktadır. Dünyaya gelişinden Medine'ye hicret etmesine kadar geçen süreye Mekke dönemi denilmektedir. Medine yıllarında ise İslam topluluğunun oluşması için büyük bir uğraş vermiş, Veda Haccı ve Hutbesi gibi önemli olaylar da Medine yıllarında gerçekleşmiştir. Ayrıca Peygamber efendimizin doğumu, çocukluk ve gençlik yıllarına dair bilgiler cerdiğimiz içeriğimize linke yıklayarak ulaşabilirsiniz. İşte peygamber efendimizin hayatı hakkında bilgiler...Hz. Muhammed'in Mekke YıllarıMekke yılları Hz. Muhammed'in doğumundan itibaren başlar ve Medine'ye hicret etmesine kadar devam eder. Bu süreçte birçok önemli olay gerçekleşmiştir. İlk vahiyler Mekke şehrindeyken gelmiştir. Müslümanlığın ilk tebliği de yine burada yapılmıştır. Yine bu şehirde müşrikler karşısında peygamber efendimiz bazı mucizeler göstermiştir. İşte Hz. Muhammed'in Mekke şehrinde yaşadığı yıllara dair bazı önemli olaylar...1. İlk VahiyHz. Muhammed cahiliye uygulamalarına yakından şahit olmuş, yaşanan bu durum onu çok etkilemiştir. Sık sık yalnız kalmak ve düşünmek için Hira Dağına gider burada inzivaya çekilirdi. 610 yılının Ramazan ayında Hira dağında olduğu bir gün Cebrail tarafından ilk vahiy iletilmiştir. Bu sayede ilk Peygamberlik görevi başlamış oldu. Böylece Mekke dönemi boyunca İslam dinini tebliğ ederek açık davet için çalışmalar İslam'a Davet Süreciİlk vahiy gelmesinden hemen sonra Peygamberlik görevi başlamış oldu. Efendimiz Peygamberliğinin ilk 3 yılı gizli şekilde İslam'a davet etti ve sadece çok güvendiği kişilere İslam dinini açıkladı. 3 yıl içinde ancak 30 kişi Müslüman olmuştu. 4. yılında Allah İslam'ı açıktan tebliğ etmesini emretti ve açıktan davet başladı. Bu sayede tüm halkı açıktan İslam dinine davet etmeye ve anlatmaya Habeşistan Hicretleriİslâm'ın açıktan tebliğ edilmesinden sonra Peygamber efendimize inanlar büyük eziyetler görmeye başladı. Özellikle köleler çok fazla eziyet ve işkenceye maruz kalıyordu. Yasir ailesinin şehit edilmesinden sonra Hz. Peygamber Müslümanların işkencelerden kurtulmaları için Mekke'yi terk etmelerine izin verdi ve bir gurup kişiyi Habeşistan'a gönderdi. Yapılan bu hicret İslam dininin yayılması için çok önemli bir adım İsra Miraç OlayıPeygamberliğinin en zor zamanlarında mucizevi bir olay gerçekleşmiş Peygamber efendimiz Mekke’deki Mescid-i Harâm’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürülmüştür. Gece yolculuğu anlamına gelen bu hadisede, göklere yükselme anlamına gelen Miraç kelimesi ile ifade edilmektedir. Peygamber efendimiz bu hadisede yarı uyur yarı uyanık halde Miraç'a yükselmiş Tayyihat duası olayı gerçekleşmiş, İslam'ın temeli olan 5 vakit namaz bu hadisede Taif YolculuğuYapılan zulümler hız kesmeden devam ediyordu, Hz. Peygamber yayına evlatlığı olan Zeyd'i alarak komşu Şehir olan Taif'e gitti, amacı İslam dinini onlara da duyurmaktır. Ama orada da aynı olaylarla karşılaştı. Kin ve nefret dolu insanlar gelen bu misafirleri alaya aldı ve şehirden çıkana kadar taş yağmuruna tuttu ve şehirlerinden Muhacirler'in Medine'ye HicretiMekke'de Müslümanlar için çok fazla eziyet bulunuyordu. Medine'de ise Müslümanların sayısı giderek artıyor ve Mekkeli Müslümanlara kucak açılıyordu. Allah'ın izni ile tüm Müslümanlar artık Medine'ye göç etmeye başlamıştı. Peygamber efendimiz ve Ebu Bekir kendilerine kurulan tuzaktan kurtularak Medine'ye göç etti ve bu şekilde Mekke dönemi kapanmış Muhammed'in Medine YıllarıMekke'den göç edilmesi ile birlikte artık Mekke dönemi kapanmış oldu ve İslamiyet için yeni bir dönem başladı. Artık İslam dininin yayılması için tüm çalışmalar Medine'den devam ediyordu. Hz. Muhammed'in ve islam dinini kabul edenlerin Medine'ye hicreti 622 yılında olmuştur. Bu olaydan sonra islamiyetin yayılışı hız kazanmıştır ve İslam devletinin önü açılmıştır. Hz. Muhammed Medine şehrinde bir çok faaliyetin içerisinde bulunmuştur ve dini tebliğ etmiştir. İşte peygamber efendimizin Medine'de olduğu yıllarda yaşanan önemli olaylar...1. Medine'de İslam Toplumunun Oluşması İçin Yaptığı ÇalışmalarPeygamber efendimiz yeni bir toplum oluşması için ilk olarak Mekke'den Hicret eden Muhacirler ile Medine'de yaşayan Müslümanlar arasında kardeşlik bağı kurdu. İslam faaliyetlerinin daha rahat yürütülmesi için Mescid inşasına karar verdi. Mediye sözleşmesini gerçekleştirdi, ilk nüfus sayımı yapıldı ve Medine'deki Müslümanlar siyasi bağımsızlığını ilan Hudeybiye AntlaşmasıMekke'nin fethini kolaylaştıran bu antlaşma, Hz. Muhammed ve Müslümanların Kabe'yi ziyaret etmek için yola çıkması fakat Kureyşliler tarafından Mekke'ye girişlerine engel olunması sonrası gerçekleşmiştir. Bu olan üzerine iki taraf Hudeybiye adı verilen yerde antlaşma Mekke'nin Fethi630 yılında gerçekleşen Mekke'nin fethi ile İslamiyet hızla yayılmış ve Mekke putlardan temizlenmiştir. Kureyşliler'in antlaşmayı bozması sonucu gerçekleşen Mekke Fethi büyük bir zafer ile Veda Haccı Ve HutbesiHicret'in 10. yılında Peygamber efendimiz Mekke'ye hac vazifesi için gitmiştir. Bu yapmış olduğu son ziyaret olduğu için "Veda Haccı" denilmiş, burada Müslümanlara yaptığı konuşmaya da "Veda Hutbesi" Hz. Muhammed'in VefatıHz. Muhammed yapmış olduğu Veda Haccı sonrasında Medine'ye dönmüş ve burada hastalanarak 632 yılında 63 yaşında vefat etmiştir. Hz. muhammed'in vefatı sonrası müslümanlar büüyük bir hüznün içerisine düşmüşlerdir. Peygamber'in vefatı sonrasında ise İslam devleti için 4 Halife Dönemi başlamıştır. Hz. Muhammed'in peygamber oluşu tam olarak 40'lı yaşlarına kadar uzanmaktadır. 40 yaşında peygamberlik yüce Allah tarafından verilmiştir. Hz. Muhammed'in peygamber oluşu da Allah tarafından gönderilen melekler tarafından kendisine bildirilmiştir. Hz. Muhammed'in Peygamberlikle Görevlendirilmesi Ne Zaman ve Nasıl Olmuştur? Yüce dinimiz İslam'ın peygamberi Hz. Muhammed Hz. Muhammed Mekke'de 571 yılında doğmuştur. Hem öz annesi hem de süt annesi bulunmaktadır. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ve çevresinde örnek gösterilen insanlardan bir tanesi olmuştur. Hz. Muhammed kırk yaşlarına gelince toplumun kötülüklerini görerek, toplumdan uzaklaşmaya başladı. Daha çok bu dönemde yalnız kalmayı tercih etmişti. Sürekli olarak Hira mağarasına çekilir burada inzivaya çekilirdi. Ramazan ayı gelmesi ile birlikte Mekke'de ki en ünlü dağlar arasında Nur dağı yer almaktaydı. Nur dağında sürekli olarak dinlenerek toplumdan uzak kalırdı. Burada tek başına ibadet eder ve herkesten uzak bir vaziyette olurdu. Miladi takvime göre 610 yılında peygamber efendimiz yine Hira mağarasında iken bir emir geldi. Cebrail tarafından gelen ilk emir "Oku!" idi. Peygamber efendimiz başta çok korkmuş ve "Ben okuma bilmem" diyerek yanıt vermiştir. Daha sonra ısrarla Cebrail oku diyerek alak süresini okumuştur. Peygamber efendimiz başta çok heyecanlandı ve Allah tarafından verilen bu emri yerine getirmeye başlayarak çevresinde ki herkesi bu dine davet etti. Resul-i Ekrem Efendimiz, dedesi Abdülmüttalib'in vefatının ardından amcası Ebu Talib tarafından himaye edildi. Her peygamber gibi Resulullah da gençlik yıllarında çobanlık yaptı. Mekke'de o devrin yaygın cahiliye uygulamalarının hiçbirine katılmayan Hz. Muhammed, hayatının hiçbir döneminde putlara tapmadı, putlar adına kurban edilen etlerden yemedi, cahiliye devri eğlencelerine dâhil olmadı… Gençliğinde, haksızlığa uğrayan insanlara yardım etmek amacıyla yapılan Hilfü'l Füdul adlı anlaşmaya katıldı; ticari yaşamındaki güvenilirliği sebebiyle "el Emin" olarak anıldı. Peygamber Efendimiz, İslam'dan önce de iffeti, mertliği, merhameti ve hak severliği ile tanınırdı. Giriş Tarihi 1740 Güncelleme Tarihi 1040 Sesli dinlemek için tıklayınız. 1 11 RESUL-İ EKREM’İN ÇOCUKLUĞU 🔸 Peygamber Efendimiz sav henüz doğmadan yetim, 6 yaşında ise öksüz kaldı. Onu önce dedesi Abdülmüttalib daha sonra ise amcası Ebu Talib himayesine aldı. 🔸 Dedesi Abdülmüttalib, Kureyş reisiydi ve torununa karşı büyük bir ilgi ve sevgi gösterdi. 🔸 Onu yer aldığı meclislerde yanında götürür; ciddi sorunları görüşmek için serdiği kilimin üzerine oturduğu zamanlarda çocuk Muhammed de oyuncaklarını atıp meclise katılmayı bek severdi ve en önde dedesinin yanında oturmak isterdi. Amcaları buna engel olmak istediklerinde dedesi Abdülmüttalib hep şöyle derdi "Onu bırakın, o kendisini büyük bir insan olarak görüyor ve ben de ümit ediyorum ki öyle olacak, o çok aklı başında biri." 🔹 Dedesi Abdülmüttalib, vefatından önce onu oğlu Ebu Talib'e emanet etmiş ve büyük bir özen göstermesini tavsiye etmişti. 🔹 Ebu Talib ise Hz. Muhammed'i çocuklarından daha fazla sevdi, onun uğurlu olduğuna inandı ve iyi yetişmesi için gayret sarf etti. 🔍 Peygamber Efendimizin doğumu ve çocukluğu 2 11 AMCASI EBU TALİB ONU HİMAYE ETTİ 🔸 Hem Ebu Talib hem de onun hanımı ve Peygamberimizin sav "ikinci annem" dediği Fatıma bint Esed, Resul-i Ekrem'e sav büyük bir ihtimam göstermişlerdi. 🔸 Ebu Talib, onu çocukluk ve gençlik döneminde himaye ettiği gibi nübüvvetin ardından da desteğini esirgemedi. En büyük destekçisi olarak yaşamının sonuna kadar onun arkasında durdu. 🔸 Peygamber Efendimiz, 9 ya da 12 yaşlarında iken ticaret için Suriye'ye giden amcası Ebu Talib'e katılmıştı. 🔸 Busrâ'da kervanın konakladığı sırada burada bulunan Bahîra adlı bir rahibin Hz. Muhammed'in sav peygamber olacağına dair söyledikleri ile ilgili bazı rivayetler bulunur. 🔍 Rahip Bahira hikâyesi Hz. Muhammed'in peygamber olduğunu anlayan rahip... 3 11 GENÇLİK YILLARINDA KOYUN GÜTTÜ 🔸 Resul-i Ekrem'in sav döneminde Mekke'de okul yoktu; bu nedenle Hz. Muhammed sav okuma yazma öğrenmemişti. 🔸 Peygamber Efendimiz sav oldukça kalabalık bir aileye sahip olan amcası Ebu Talib'e yardımcı olabilmek amacıyla 10 yaşlarından itibaren onun ya da başkalarının koyunlarını gütmüştü. 🔸 Risaletinin ardından kendisine sorulan bir soru üzerine "her peygamberin koyun güttüğünü" söylemişti. 🔸 Gençlik döneminde Mekkeliler için çobanlık yapan Resulullah sav, bu sayede amcasının bütçesine katkı sağlayabilmişti. 🔍 Peygamberlerin gündelik hayatta yaptıkları meslekler 4 11 CAHİLİYE DEVRİNİN KÖTÜLÜKLERİNE BULAŞMADI 🔸 İslami kaynaklara göre Peygamber Efendimiz sav, hayatının hiçbir döneminde Cahiliye devrinin kötülüklerine bulaşmadı. 🔸 Çocukluğundan itibaren sergilediği örnek davranışlarla gönüllerde yer etmiş; onun güzel hasletleri tebliğe başlaması ile pek çok kalbi fethetmişti. 🔸 Cahiliye döneminde yaygın olan içki, kumar, zina gibi kötü alışkanlıklardan, şiddet, adaletsizlik ve gayri ahlaki bir yaşamdan uzak durmuştu. CAHİLİYE NE ANLAMA GELİR? 🔹 Cahiliye, şiddet, saldırganlık, adaletsizlik, güçlünün yanında olup mazlumu ezme, kabilecilik, kan davası, kibir, taassup, zorbalık gibi özelliklerin hâkim olduğu dönemdir. 🔹 İslam öncesi Mekke halkının yaşantısı Cahiliye devri olarak adlandırılır ve bu devrin kötü özelliklerinin, küfrün, şirkin ve her türlü ahlaksızlığın terk edilmesi emredilir. 5 11 PUTLARLA İLGİLİ HİÇBİR TÖRENE KATILMADI 🔸 Cahiliye döneminin en yaygın özelliklerinden olan putperestliği hiçbir zaman benimsememiş; putlarla ilgili olan hiçbir törene katılmamıştı. 🔸 El Halebî'nin naklettiğine göre, Mekkelilerin her yıl düzenlenen, büyük bir coşkuyla katılım sağlanan bir bayramları vardı. 🔸 Her yıl, Hz. Muhammed sav bu törenlere katılmamak için bir mazeret ileri sürerdi. 🔸 Bir defasında halaları onu, başkalarıyla birlikte bu şenliklere katılmadığı için azarlayıp ilahi gazap ile tehdit ettiler. 🔸 Hz. Muhammed sav onlara katıldı; ancak şenliğin ortasında benzi bembeyaz kesildi ve titreyerek akrabalarının çadırına geri döndü. 🔸 Kendisine bu müşrik bayramına ne olursa olsun katılmasını yasaklayan garip ve tuhaf insanlar gördüğünü anlattı. 🔸 Amca ve halaları sonraki yıllarda onu bu tür törenlere katılması için asla zorlamadılar. 🔊 Prof. Dr. Casim Avcı'nın anlatımıyla "Peygamberimizin gençliği" podcastini dinlemek için tıklayın. Bu yazımızda Hz. Muhammed döneminde yapılan savaşlar hakkında neden-sonuç ilişkisi içinde genel bilgi verdik. Bu Yazının İçindeki Başlıklar İslamiyet’in Varoluş MücadelesiHz. Muhammed Döneminde Yapılan SavaşlarBedir Savaşı 624Uhud Savaşı 625Hendek Savaşı 627Hudeybiye Antlaşması 628Hayber’in Fethi 629Mute Savaşı 629Mekke’nin Fethi 630Huneyn Seferi 630Taif Seferi 630Tebük Seferi 631 İslamiyet’in Varoluş Mücadelesi İslamiyet ortaya çıktığından beri daha öncesinden oluşan Hristiyanlık ve Musevilik dinleri tarafından küçük görülmüş ve yok edilmeye çalışılmıştır. İslamiyet’in ilk dönemlerinde başka dinlerin ve insanların etkisiyle yok olmamak için Müslümanlar, dinlerini muhafaza etmek için sayısızca savaşa girmişlerdir. Müslümanlar, bir yandan savaşlarla kendilerini müdafaa etmeye çalışırken aynı zamanda seferler düzenleyip İslamiyet’i yaymaya ve Müslüman nüfusunu arttırmaya çalışmışlardır. Hz. Muhammed Döneminde Yapılan Savaşlar İslam Devletinde Hz. Muhammed döneminde savaş, baskın ve savunma niteliğinde bir çok askeri harekat düzenlenmiştir. Bu askeri harekatların bir bölümü Hz. Muhammed tarafından yönetilen, bizzat kendisinin katıldığı ve gazve olarak adlandırılan savaşlardır. Bir bölümü ise Hz. Muhammed döneminde gerçekleşen ama onun doğrudan katılmadığı ve seriyye olarak adalandırılan savaşlardır. Hz. Muhammed döneminde 27 tane gazve gerçekleştirilmiştir. Seriyyelerin sayısı ise tam bilinememekle birlikte 35 – 66 arasında bir rakam kaynaklarda yer almaktadır. Hz. Muhammed döneminde yapılan savaşlar; Bedir Savaşı 624 Uhud Savaşı 625 Hendek Savaşı 627 Hudeybiye Antlaşması 628 Hayber’in Fethi 629 Mute Savaşı 629 Mekke’nin Fethi 630 Huneyn Seferi 630 Taif Seferi 630 Tebük Seferi 631 Bedir Savaşı 624 Mekkeliler, Medine’ye göç eden Müslümanların mal varlıklarını barındıran bir kervanı Şam istikametine göndermeye karar vermişlerdir. Ticaret aracılığıyla kazanacakları maddi gelir ile Müslümanlara karşı savaşmayı hedeflemişlerdir. Müslümanlar, Mekkelilerin bu planını öğrenince, Şam’a doğru giden kervanın Şam’a ulaşmasını engellemek ve göz korkutmak için sefere çıkmışlardır. Savaş, Bedir Kuyularında yer bulmuştur ve Müslümanlar galip gelmiştir. Bedir Savaşı’nda kazanılan ganimetler, savaşan kişilere eşit bir şeklide dağıtılmıştır. Esirlerin çoğu bırakılmıştır. Uhud Savaşı 625 Mekkeli müşrikler, kaybettikleri Bedir Savaşı’nın karşılığını vermek ve Müslümanların kontrol ettiği Suriye-Mısır ticaret yolunu kontrol altına almak gayesiyle Mekkelilere karşı harekete geçmişlerdir. Hz. Peygamber’in verdiği emire uymayan, Aheyn Tepesi’ndeki yerlerinden ayrılan okçular; Müslümanların savaşta büyük oranda zara görmelerine sebebiyet vermiştir. Savaş sırasında Hz. Muhammed yaralanmış, Hz. Hamza da şehit düşmüştür. Mekkeli müşrikler savaşın sonucunda tam galibiyet sağlayamadıkları için geri çekilmişlerdir. Mekkeli müşrikler hedeflerine tam olarak ulaşamamışlardır. Okuma Önerisi Uhud Savaşı ile ilgili olarak Uhud Savaşı Nedir? Nedenleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz. Hendek Savaşı 627 Hendek Savaşı; Mekkeli müşriklerin, Müslümanları yok etmek yolunda gösterdikleri son çabadır. Mekkeli müşrikler son bir kez Müslümanları yıkmak için bu savaşı başlatmışlardır. Savaşta, Medine’nin etrafına hendek kazılarak savunma yapıldığı için adı “Hendek Savaşı” olmuştur. Mekkeli müşrikler, hendeği geçememiş ve Müslümanların savunma gücü karşısında zayıf kalmışlardır. Savaş, şiddetli bir fırtına dolayısıyla bitmiş ve müşrikler geri çekilmiştir. Hudeybiye Antlaşması 628 Mekke’den Medine’ye hicret eden Müslümanlar; Kâbe’ ye gidip Müslümanlık görevleri olan tavaf etme eylemini yerine getirmek ve özledikleri Mekke’ye geri dönmek istemişlerdir. Mekke ile arasında 17 km’lik bir mesafede bulunan Hudeybiye’de konaklamışlardır. Müslümanlar; müşriklere, Mekke’ye gelme amaçlarını iletmeleri için Hz. Osman’ı elçi olarak göndermişlerdir. Ancak elçileri esir alınınca Hz. Muhammed biat almıştır. Müşrikler bu durum karşısında işin ciddiyetinin farkına varmış ve Müslümanlar ile Hudeybiye Antlaşmasını imzalamışlardır. Antlaşmaya göre, o yıl boyunca Müslümanların Mekke’ye gidip umre yapmaya izinleri yoktu. Mekkeli biri Hz. Muhammed’e sığınırsa velisinin sözü ile geri teslim edilecekti, ancak bir Müslüman Mekke’ye sığınırsa geri teslim edilmeyecekti. Hudeybiye Antlaşması, kısa vadede Müslümanların aleyhine olan bir antlaşma gibi gözükse de uzun vadede çok fayda sağlamıştır. Antlaşma sonucunda Kureyş İttifak’ı parçalanmış, İslamiyet hızla dağılmış ve Arap Yarımadasının çok büyük bir kısmı Müslüman olmuştur. Hudeybiye Antlaşması ile Mekkeliler resmen Müslümanları tanımıştır. Hayber’in Fethi 629 Yahudiler, Şam ticaret yolunu tehdit edip ticareti aksatmaktaydılar ve aynı zamanda Mekkeli müşriklerin Müslümanlara karşı daha çok cephe almalarını sağlamaktaydılar. Bu nedenle Hz. Peygamber’ in emiri ile Hayber üzerine sefer düzenlendi ve Yahudiler’ in kalesini kuşatıldı. Kuşatma karşısında zayıf kalan Yahudiler, Şam ticaret yolunda çıkardıkları huzursuzluklara son vermek durumunda kalmışlardı. Bunun sonucunda Şam ticaret yolundaki huzur ve güvenlik sağlanmış oldu. Mute Savaşı 629 Hz. Muhammed çeşitli mektuplar veya gönderdiği elçiler aracılığıyla civar ülkeleri İslamiyet’ e davet etmekteydi. Hz. Muhammed, Hristiyan olan Gassaniler’e de bir elçi göndermiştir. Fakat gönderilen elçi Gassani valilerinin birisi tarafından öldürülmüştür. Yaşanan bu olay sonrasında Hz. Muhammed bizzat bir orduyu teşkilatlandırıp, orduyu Gassani bölgesine yönlendirmiştir. Üstüne bir ordu geldiği haberini alan Gassani hükümdarı yardım almak amacıyla Bizans ile iletişime geçmiştir. Bölgeye, Bizans tarafından sevk edilen ordu ile Müslümanların ordusu arasında bir savaş yapılmıştır. Savaşın sonucunda Müslüman ordusu galip gelmiştir. Bu savaş sonrasında, Müslümanlar kendilerinden sayıca ve nitelik bakımından daha üstün olan bir orduyu yenecek seviyeye geldiklerini fark etmişlerdir. Mute Savaşı aynı zamanda Müslümanlar ve Bizans arasındaki ilk savaş olma özelliğini taşımaktadır.. Mekke’nin Fethi 630 Hudeybiye Antlaşmasının ardından Müslümanlar ve Mekkeli Müşrikler birbirleri ile savaşmama kararı almışlardı. Ancak Mekkeli müşriklerden olan Beni Bekir kabilesi, Müslümanlara bağlı olan Huzaa kabilesine saldırıp antlaşmanın kurallarını çiğnemiştir. Hz. Peygamber bu olay sonrasında öldürülen Müslümanların kan bedelinin ödenmesi ya da Beni Bekir kabilesi ile olan ilişkilerin kesilmesini talep etmiştir. Mekkeliler bu talebi yerine getirmemişlerdir. Bunun sonucunda Hz. Peygamber ordusunu teşkilatlandırıp Mekke’ye doğru yol almaya başlamıştı. Mekke’ye varınca Müslümanlar, kendilerine karşı çok büyük bir direniş ve savunma olmadığı için uzun ve kanlı bir savaş vermeden Mekke’yi ele geçirmişlerdi. Hz. Peygamber’in izlediği barışçıl politika; genel af çıkmasına, esir alınanların özgürlüğünün geri verilmesine ve savaş sırasında alınan malların geri verilmesini doğurmuştur. Mekke’nin Fethinde çok fazla can ve mal kaybı yaşanmamıştır. Fetih sonrasında Kureyş müşrikleri, Müslümanlar ve Hz. Peygamber’e karşı daha barışçıl ve düşmanlıktan uzak bir tutum sergilemeye başlamışlardır. Tüm bu gelişmeler Hicaz Bölgesi’nde İslam’ın yayılması kolaylaşmasını ve hızlanmasını sağlamıştır. Okuma Önerisi Mekke’nin Fethi ile ilgili olarak Mekke Ne Zaman Fethedildi? Mekke’nin Fethi Hakkında Bilgi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz. Huneyn Seferi 630 Huneyn Seferi aynı zamanda Huneyn Gaznesi olarak da anılmaktadır. Kuran-ı Kerim’de adı geçen iki gazveden biri olma özelliğini taşımaktadır. Hz. Peygamber Mekke’den ayrılmadan önce Hevazin ve Sakif putperest kabilelerinin savaş açmaya hazırlandıklarının haberini almıştır. Mekke’de bulunan Müslüman ordusu bu haberin üzerine düzenlenip savaşmak üzere yola çıkmışlardır. Bu sırada Hevazin ve Sakif kabileleri gibi bir sürü putperest kabilenin Taifliler tarafından teşkilatlandırılıp Müslümanlara karşı savaş hazırlıkları yaptığı ortaya çıkmıştır. Tüm bu olaylar gerçekleşirken Hz. Peygamber’in, putperest kabilelere karşı savaşması için düzenlediği ordu çatışmalara girmiştir. Uzun süren savaşlar sonrasından Müslüman ordusu galip gelmiştir. Putperest kabileler de mağlup olmuştur. Huneyn Seferlerinin sonucunda Müslümanlara karşı olan son putperest tehdit de bertaraf edilmiş ve Müslümanların güvenliği sağlanmıştır. Taif Seferi 630 Huneyn Seferleri sırasında putperest kabilelerin arkasında durup onlara destek veren Taifliler, Müslümanlar tarafından büyük bir tehdit olarak görülmüştür. Bundan ötürü Hz. Muhammed, Taifliler üzerine bir sefer düzenleme kararı alıp orduyu düzenlemeye başlamıştır. Müslüman ordusu Taif’e vardığında şehri çevreleyen yüksek surları ve Taiflilerin güçlü direnişleriyle karşılaşmışlardır. Tariflilerin kuvvetli savunmalarını Müslüman ordusu karşılayamamış ve Taif’i fethetmekte başarısız olmuşlardır. Müslümanlar ne kadar mücadele ederlerse etsinler kazanamayacaklarını fark edince geri çekilmişlerdir. Seferin üzerinden bir yıl sonra Hz. Muhammed Taif’e elçiler gönderip, Taiflilerin İslam’ı kabul etmelerini sağlamıştır. Tebük Seferi 631 Müslümanların Arap Yarımadası dışındaki bir bölgeye düzenledikleri ilk sefer Tebük Seferi’dir. Suriyeli Hristiyanların; Bizans İmparatoru Heraklius’a Hz. Muhammed’in öldüğünü, Müslümanların güçten düştüğünü, kıtlıkla savaştığını ve yokluktan perişan olduğunu anlatan bir mektup yazmaları sonucunda Bizans ordusu teşkilatlandırılıp Medine’ye savaşmak üzere yola çıktıklarına dair bir haber yayılmaya başlamıştır. Bunun duyumunu alan Hz. Muhammed, yaklaştığını düşündüğü tehdite karşı ordusuyla sefere çıkmıştır. Ancak Müslümanlar Tebük’e vardığında duydukları tüm duyumların yanlış olduğunu fark etmişlerdir. İslam ordusu çatışmaya girmeden, savaşmadan geri dönmüşlerdir. Sefer sırasında Arap Yarımadası dışında kalan bir sürü ülke ve ırk İslamiyet ile tanışmış ve Müslüman olmuştur. Hz. Aişe ve Üç Önemli Olay GÜVENMEYİ VE GÜVEN VERMEYİ ÖĞRETEN KADIN Hz. Ayşe’ nin hayatında 3 önemli hadise ön plandadır. - Evlilik yaşı - İfk hadisesi - Cemel vakası Üç olayda da Müslüman kadının hayat içindeki halleri vardır. Bu haller karşısında Hz. Muhammed takındığı tavırlar vardır. Tüm bunlardan Hz. Ayşe’nin şahsında hayat içindeki yerimizi konumlandırırız. Bu olaylar aslında tüm İslam tarihi açısından bakıldığında çok ön planda olan olaylar değillerdir... Bununla beraber kadının hayat içerisindeki konumu açısından önemlidir. - EVLİLİK YAŞI MESELESİ - Hz. Ayşe’nin evlendiğinde 9 yaşında olduğu şeklinde gelen rivayetler vardır. Bundan yola çıkarak Hz. Muhammed’e dil uzatanlar olmuştur. Oluyor , ve olacaktır…. Biz burada yaşının küçüklüğü yada büyüklüğü üzerinde durmak kadar bu konuyla ilgili olarak şunu söyleyebiliriz. Hz. Muhammed evliliği ile ilgili yaşadığı çağdaki insanlardan bir reddiye gelmemektedir. Ebu Leheb,Ebu Cehil her konuda Resullulah’a muhalefet ederken bu durumla ilgili hiçbir muhalefette bulunmamışlardır. Sadece aracı olan dünür hanıma Hz. Ebubekir -biz kardeş gibiyiz olur mu?- diye sormuştur .Ve aracı hanım bu soruyu iletmiştir. Hz. Muhammed sadece dostluktan kaynaklanan bir kardeşliği olduğu ve bunun da nikaha engel olmadığı şeklindeki tavrı sonucu nikah gerçekleşiyor. Hz. Muhammed’e düşman olan Mekkeli müşrikler öldürme planı yapacak kadar ondan nefret etmelerine rağmen ile evliliğine tek laf etmemişlerdir. Daha sonraki dönemlerde özellikle ahir zamandaki bakış açılarımızla baktığımızda bazı akıl sahipleri!!!! Hz. Muhammed sapık muamelesi yapacak kadar ileriye gidiyorlar. DİKKAT EDİN MÜŞRİK YADA YAHUDİLERDEN BAHSETMİYORUZ !... Yaş meselesinde Hz. Aişe’nin yaşı 9 mudur? 18 midir ? diye bakmak yerine bu hususa dikkat çekmek istedik. Biz ahirzaman insanları dil uzatabilecek kadar Peygamberimizi tanımıyoruz. Hz. Peygamber’in evliliklerini sadece kendi paradigmalarımıza göre değerlendiriyor. Zaman şartlarını ve geleneklerini bilmeden iftira atıyoruz. Yaşının 18 olduğu rivayet edenler Hz. Esma’nın hicret yaşından yola çıkarlar. Yaşının 9 olduğunu rivayet edenler ise; Hz. Ayşe’nin “ ben İslam içinde doğdum ve yetiştim” sözünden yola çıkarlar. Böyle olunca da Hz. Ebubekir’in annesi ile evliliği ilk vahiyden sonra gerçekleşmiştir. Vahiyden ile olan evliliği arasında geçen zaman 9 sene olarak sonucu olarak 9 yaşında olduğu rivayetleri bize ulaşır. Bu konuda bizim için önemli yaşının 9 veya 18 olması değildir. Hz. Muhammed ile Hz. Aişe 9 mutlu yıl geçirmiştir. Ve önümüze 2210 hadis rivayet eden bir İslam kadını vardır. Hz. Ayşe ile ilgili şöyle bir tesbit vardır. “ Hz. Ayşe çekirdekten yetişme idealist bir Müslüman dır…” Bu İslam kadını ile aramızdaki fark nedir ? diye kendime sordum Bizde çekirdekten Müslüman’ız… Elhamdürillah müslümanız... Bir türlü idealist olamadık. Zaten idealist olma gereği de duymadık İşte asıl bizi ilgilendiren burada 9 veya 18 yaş hangisi olursa olsun. Hz. Muhammed’ e eş olabilecek çekirdekten yetişme bir Müslüman Ve o kız 9 yaşında Kızlarımız 9 yaşımızda daha ne olduğunu bilmiyor. 18 yaşında ise hangi pop yıldızının peşinde Hz. Ayşe 9 yaşında eş olabilecek kabiliyette yetişmiş örnek Müslüman Peki biz nerdeyiz? Yaş ile ilgili son olarak söyleyebileceğimiz o günkü şartlarda müşrikler bile yaşı mesele etmemiştir. Üzerinde durmamışlardır. Şartlar gereği laf edilecek bir mesele olsaydı. Kesinlikle Ebu Leheb bu fırsatı kaçırmazdı. Bize ne oluyor…. Hz. Muhammed’in gerçekten peygamberimiz olduğuna iman ediyor muyuz? Hz. Ayşe üzerinde Hz.. Muhammed dil uzatmak isteyenlere deriz ki; Bu bir evlilikti. Aile müessesesi kuruldu. Bu evlilik 9 mutlu yıl sürdü. vefatı ile sonlandı. Huzurlu örnek bir aile modeline zina muamelesi yapmak niye? ki zinaya ahir zamanın Müslüman kılıklı insanları evlilikten daha sıcak bakıyor affet Allah’ım bilmiyorlar… -İFK HADİSESİ- İfk olayından öncede Zetul Ceyş denilen yerde mola verilince gerdanlığı kaybolur. gerdanlığını müslümanlar ararken zamanın geçmesi ve bu arada su da bulunamaması ve sabah namazının vaktinin geçmesi olayı vardır. Ve bu olay aracılığı ile müslümanlara teyemmüm ayetleri iner. Hz. Ayşe ile Allah müslümanlara bir kolaylık nasip eder. Bundan bir süre sonra yine bir sefer sırasında ihtiyacını gidermek için devesinden iner. devesinin üzerindeki hevdecte olduğu sanılarak hareket edilir. Yola devam edilir. Hz. Aişe ihtiyacını giderip geri döndükten sonra ordunun gittiğini anladı. Ve olduğu yerde bekler. Çünkü ordunun onun yokluğunu fark edeceğini veya arkadan kalan eşyaları toplayan görevlinin geleceğini tahmin ettiği için bekler. Bu arada arkada kalan eşyaları toplayan görevli Hz. Ayşe’yi fark eder. Ve alarak orduya yetişir. Bu olay münafık biri tarafından dillere dolanır. Bu olay Medine de fısıltı gazetesi yoluyla yayılır. Olayın tarihi süreci yukarda ki gibidir. Ve tüm İslam tarihi kitaplarında ayrıntılı olarak vardır. Biz bu süreç içerisinde olan olaylardan çok bireylerin duruşlarına bakmaya çalışacağız. Hz. Ayşe olayı ilk anda fark bu sefer sonrası bir süre rahatsızlanır. Rahatsızlığı sırasında Hz. Muhammed’in sadece “nasılsınız ” sorusu onu şüphelendirir. kendisine karşı daima alakalı ve ilgili olan bu tavırlarını anlayamaz. Neler olup bittiğini de tam olarak algılamaz. Çünkü hastalığı onu zorlamıştır.. Bu ortamdan bir süre ayrı kalmak ve ne olduğunu anlayabilmek için baba evinde dinlenmek ister. Hz. Muhammed izin ister. İzin verilir. İznin verilmesi onu daha da şaşırtır. Hz. Ebubekir’in evinde iken olayın teferruatlarına hakim olur. Bu olayın teferruatlarına hakim olunca hem hastalığı artar. Hem de yıpranır. Lakin ne bir isyan ne bir tepki sadece Rabbine sığınır. Ebubekir ve Ümmü Ruman üzgündür. Anne ve baba çok üzgündür. Ama sabırla beklerler. Kızları ve damatları için hayır duada bulunurlar. Suçlamazlar kimseyi damatlarına kızmazlar. Kızlarına ne yaptın sen demezler. Silaha sarılmazlar. Onlar teslim olmuş iman etmiş iki bireydir. Bu arada Hz. Muhammed söylentilere inanmaz. Sadece olayın büyümesi ve toplumsal bir hal almasından dolayı olayı yakınlarıyla istişare eder. Olayın büyümesi ve iftira olayının toplumsal bir mesele olması sebebiyle çözüm için bir şeyler yapmak için diğer eşi başta olmak üzere birkaç sahabe ile konuşur. Çünkü bu fitnenin yol açabileceği olaylar tüm ümmet için bir örneklik teşkil edecektir. Hz. Muhammed Hz. Zeynep’e sorulduğunda Hz. Ayşe’de “iffet ve hayrından başka bir hiçbir şey görmediği” cevabını alır. Diğer istişare ettiği sahabeler ve aynı şeyleri söylerler. yardımcısının fikrinin alınmasını önerir. Ve yardımcıda kefildir. Burada şahsında bir Müslüman’ın hem güven veren hem de güvenilen olması gerektiğini anlıyoruz. Sahabeler Hz. Ayşe’ye güveniyordu. Bununla birlikte güven veren bir şahsiyetti. . Hz. Muhammed’e inen ayetler Nur süresi 10’dan 20’ye kadar Tüm müslümanların toplumsal açıdan ümmetin zina ve iftira ile ilgili alacağı tavırların sınırlarını çizer. şahsında bu olayla müslümanların hem güven veren hem de güvenilir şahsiyetler olması gerektiğini öğreniriz Hz. Ayşe güven vermişti. Hz. Muhammed güvenmişti. Sorması ve meseleyi araştırması bu olayın bireysel değil toplumsal olmasıyla alakalıydı. Olay bizimle alakalı ise; sormalıyız. Olay bizimle alakalı ise; soruşturmalıyız. Birbirimize güvenmeliyiz Birbirimize güven vermeliyiz. Nur suresindeki ayetlerin vahyinden sonra gelişen olay da ilginçtir. Ayetlerle iftiraya uğradığı bildirilen Hz. Ayşe’ ye babası “Hz. Muhammed’e teşekkür et” şeklindeki sözüne verdiği cevap “ beni temize çıkaran Allah’a hamd olsun ” dur. İfk olayında sabırla bekleyen kendisine atılan iftira olayında gerçeği ayetlerle ortaya çıkaran Rabbine teşekkürü ile ; Hz. Aişe bir tevhid temsilcisiydi. İfk hadisesi ile Hz. Aişe üzerinden Hz. Muhammed yıpratılmıştır. Cahiliye aile temeline saldırı da bulunmuştur. Bizler dil uzatan zihniyetten ne kadar uzağız? Ahirzamanda gerek bilgisizlikten, gerek peygamber sevgisi eksikliğinden gerekse sırf müslümanların aklını karıştırmak için üzerinden dil uzatan birçok insan vardır. Bizim duamız bu dil uzatanların mazeretlerinin Allah katında geçerli olmasıdır. Çünkü mazeretleri geçerli değilse yaptıkları iftiradır. Onlara tavsiyemiz Nur suresi 10 uncu ayetten 20 e kadar ayetleri meal ve tefsir anlamında tekrar tekrar okuyup mazeretlerini bu ayetler ışığında gözden geçirmelidir. Hz. Muhammed çifti çok ağır bir iftira olayından sonra bile evliliklerini sürdürmüştür. Allah onların şahsiyetinde tüm ümmete aile müessesesinin temellerinin sağlamlığının ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Aile temellerini sağlam kuranlar ilişkilerine ve kendilerine yalan bulaştırmayan şahsiyetlerin evlilikleri sarsılabilir. Bu bir imtihan sürecidir. Ve imtihan sürecinde kazananlardan olunabileceği ve evliliğin kaldığı yerden devam edebileceğini bize öğretmişlerdir. - CEMEL VAKASI - Hz. Ayşe’nin zor bir imtihanıdır. Cemel olayı….. Sosyal bir şahsiyet olmasından dolayı ilimde ve siyasi alanda her zaman sorumluluk bu sorumlulukların neticesi ; Cemel olayı…. Cemel olayının tam anlamı ile kavramak için Hz. Osman döneminin incelenmesi gerekmektedir. Hz. Ayşe şahsiyet olarak Hz. Ebubekir, ve zamanın da fetva makamlarından biriydi. Fetva merkezi ya da başvurulan Hz. Ayşe hali onun sosyal sorumluluk bilinciyle açıklanabilir Bir çok bilgi ona sorulurdu. Bir çevresi ve müslümanlar üzerinde etkisi vardı. Hz. Ayşe sosyal olaylar karşısındaki sorumluluklarına hayatının hiçbir döneminde kayıtsız kalmamıştır. Hz. Osman’ın şehit edilmesi 40 günlük ev hapsinden sonra ve bunun sonucu ortaya çıkan sıkıntıların olduğu bir dönemde Hz. Ayşe’nin olayların içinde olmaması düşünülemez. İlmi açıdan ve sorumluluk bilinci olması açısından bakılırsa Cemel olayının içinde olması daha kolay anlaşılır. Onun derdi hesap sormak değildi. Sadece bir an önce kanını akıtanların yakalanmasını istiyor. katedilmesinin hesabının sorulmasını istiyordu. ise halifeydi. Onun derdi de Hz. Osman’ın hesabını sormaktı. Yanlız halife olmanın verdiği sorumlulukla daha da dikkatli bir yol izlemekteydi. Hz. Osman’ın şehit edildiği dönemde Mekke de idi. Hac için Hz. Osmanın başına gelenlerden sonra Medine’ye dönmeye karar verdi. Olaylar tam bir kargaşa ortamında gelişiyordu. şehit edilmesinin asıl sebeplerinden biri de buydu. Kargaşa çıkarmak ortalığı bulandırmak müslümanları birbirine kırdırmaktı. Münafıkların kurduğu kumpasta maalesef Hz. Ali ile ve taraf oldular. Ve sorunlar kargaşa içinde kolay çözülemiyordu. Hz. Aişe bir an önce Hz. Osman’ı şehit edenlerin bulunmasını ve cezalarının verilmesi halifeden talep ediliyordu. Halife Hz. Ali’de katillerin cezalarını vermek için çaba harcıyordu. Halife olmasının sorumluluğu ile daha sakin bir şekilde durumu netleştirerek katillerin cezalandırılması için uğraşıyordu. Kargaşanın daha da karmaşık hale gelmemesi için uğraşıyordu. Bir halifeye uygun çözümler bulmak için uğraşırken kaostan beslenen münafık grublarda boş durmuyor. Ortalığı daha da karıştıracak dedikodular üretiyorlardı. Medine de Hz. Aişe’nin etrafında toplanan gruba ve iştirak etmişti. 2 taraf olmuştu. ve biat etmişlerdi. Bununla beraber olayı ile ilgili de Hz. Ayşe gibi düşünüyorlardı. Bu arada Şam valisi Muaviye de Hz. Ali’ye hesap sorma derdine düşmüştü. Bu yüzden Hz. Ali önce Hz. Aişe ile aralarında ki iletişimsizliği halletmenin en önemli meselesi olduğunu biliyordu. Ve tüm mesaisini buna harcıyordu. Bu arada da münafıklar da boş durmuyordu. Fitne kazanı kaynıyordu. Tüm bunlar iki müslüman orduyu karşı karşıya savaşır hale Ali ve arasında ki fikir ayrılığı savaşla sonuçlanmıştı. Ve savaş sonunda iki taraf da kayıplar mevcuttu. daha sonra ile aralarında yaşanan olayı anne-evlat anlaşmazlığı olarak tanımlamıştır. bu tanımlamayı onaylar tarzda davranarak Medine’ye göndermiştir. Bu olay daha da detaylı bir şekilde incelenebilir. Lakin bu tarih bilgisi üzerine yorum tek başına Cemel olayı üzerinden yapılamaz. Ondan önce geçen 3 halife ve devletin geçirmiş olduğu süreçler içinde Cemel vakası okunmaya çalışmalı ki aslında bu bir okuma değil sadece anlamadır. Biz tarihin tekerrür etmemesi için Cemel vakasını okuyabilirsek Cemel vakaları tarzı olaylar tekrarlanmaz. Zaten aslında tarih tekerrür etmez. Tekerrür eden insandır. İnsanlar tekerrür ettiği için,gelişmediği ve tarihten ders almadığı için tarih tekerrür eder.

hz muhammed ile ilgili olaylar