🌓 Hangisi Hz Muhammed Dönemi Gelişmelerinden Değildir
ÜniteAllah’ın Kulu ve Elçisi: Hz. Muhammed Kazanım - Hz. Muhammed’in (s.a.v.) insani yönünü ayetlerden hareketle yorumlar. - Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberlik yönüyle ilgili özelliklerini ayırt eder. Etkinlik Adı Yazalım Hz. Muhammed (s.a.v.) ile ilgili aşağıda verilen cümlelerden doğru olanların başına (D), yanlış
39) Dürzilere göre hudud , Hamza tarafından görevlendirilen peygamber derecesinde kimselerdir. Hudud’u 4 kişi oluşturur aşağıdakilerden hangisi bu dört kişi arasında değildir? A) Muhammed b. Hamid et-Temimi B) Şeyh Adi b. Müsafir C) Ebu Abdullah Muhammed b. Vehb D) Ebü’l-Hayr Saleme b. Abdülvehhab E) Bahaeddin Muktena
Yukarıdaboş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi gelmelidir? a) İbnHişam - Muhammed b. İshak. b)Muhammed b. İshak - İbnHişam. c)Muhammed b. İshak - İbn Sad . d)İbnHişam- Vâkidi. e)İbn Sad- Vâkidi. 9.Aşağıdakilerden hangisi hicreti hazırlayan sebeplerden değildir?
2021-03-29 22:29:15. Cevap : Hangisi Hz. Muhammed Dönemi gelişmelerinde değildir? Cevap: Yermük Savaşı. Bu cevaba 0 yorum yazıldı.
Aşağıdakiifadelerden hangisi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberliğinin Mekke Dönemi'ne ait doğru bir bilgi değildir? (5) A) Kur’an-ı Kerim’in indirilişinin 13 yıllık süreci . B) Habeşistan’a hicret. C) Müslümanlara yönelik üç yıl sosyal ve ekonomik boykot. D) Hayber’in Fethi. E) Hz.
a Hz. Muhammed'in nerede ve ne zaman doğduğunu iyi bilmeliyiz b) Hz. Muhammed'in davranışlarını örnek almalıyız c) Hz. Muhammed'in yaşadığı yerleri mutlaka görmeliyiz d) Hz. Muhammed'in aile büyüklerinin isimlerini iyi bilmeliyiz 40. Hz. Muhammed zamanında Mekkeliler Kabe'yi tamir ettiler.
45seconds. Report an issue. Q. ( 1995 - ÖYS) Aşağıdakilerden hangisi, İslamiyet, Hıristiyanlık ve Musevilik dinlerinin ortak özelliklerinden biri değildir? answer choices. Bir peygambere gelen vahiy sonucu kurulmuş olma.
4. Gunneli tam idğamın hükmü ile ilgili aşağıdaki seçeneklerden hangisi doğrudur? 5. يَلْهَثْ ذٰلِكَ ayetindeki altı çizili yerde bulunan tecvid kuralının hükmü nedir? 6. Aşağıdakilerden hangisi “tefhîm” ile okunan harflerden değildir? 7. “Med harfi olan elifi, elif ile yâ arası bir sesle” okumaya ne
B69JV. Soru 1. Orta Asya’nın en yeni ve en gelişmiş kültür merkezi aşağıdakilerden hangisidir? A Anav Kültürü B Tagar Kültürü C Afanesyevo Kültürü D Karasuk Kültürü Soru 2. Tarihte Türklerin kurduğu ilk teşkilatlı devlet aşağıdakilerden hangisidir? A Asya Hun Devleti B I. Kök Türk Devleti C Uygur Devleti D Ak Hun Devleti Soru 3. Tarihte Türk adını ilk kez resmi devlet adı olarak kullanmışlardır. Bumin Kağan önderliğinde Avarları mağlup ederek 552 yılında kurulmuştur. Mukan Kağan zamanında en parlak dönemini bilgi verilen Türk devleti aşağıdakilerden hangisidir? A Hazar Devleti B Ak Hun Devleti C Uygur Devleti D I. Kök Türk Devleti Soru 4. Uygurlar Mani dinini hangi hükümdar döneminde kabul etmiştir? A Kutluk Bilge Kül Kağan B Moyen Çor Kağan C Bögü Kağan D Baga Tarkan Soru 5. Aşağıdakilerden hangisi Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde toplumun sosyal yapısını oluşturan unsurlardan biri değildir? A Oguş B Ülüş C Urug D Boy Soru 6. İlk Türk devletlerinde, devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclis aşağıdakilerden hangisidir? A Toygun B Budun C Aygucı D Kurultay Soru 7. Aşağıdakilerden hangisi ilk Türk devletlerinde hükümdarların kullandıkları unvanlardan biri değildir? A Toy B Han C Kağan D Tanhu Soru 8. Aşağıdakilerden hangisi Orta Asya Türk göçlerinin ekonomik nedenlerindendir? A Kuraklık yüzünden kıtlık yaşanması B Yeni ülkeler elde etme arzusu C Türk boyları arasındaki mücadeleler D Çin ve Moğol baskısı Soru 9. İlk düzenli Türk ordusu aşağıdaki hükümdarlardan hangisi tarafından kurulmuştur? A Mukan Kağan B Bumin Kağan C Mete Han D Bögü Kağan Soru 10. İslam öncesi Arap Yarımadası’nda haram aylarda yapılan savaşlara ne denirdi? A Bedir Savaşı B Ficar Savaşları C Hendek Savaşı D Mute Savaşı Soru 11. Aşağıdakilerden hangisi İslam öncesi Arap Yarımadası’nda bulunan devletlerden biri değildir? A Gassaniler B Nebatiler C Tedmürlüler D Sasaniler Soru 12. Aşağıdakilerden hangisi Hz. Muhammed Dönemi gelişmelerinden değildir? A Uhud Savaşı B Mute Savaşı C Bedir Savaşı D Sıffin Savaşı Soru 13. Kudüs aşağıdaki halifelerden hangisi zamanında fethedilmiştir? A Hz. Ömer B Hz. Ali C Hz. Osman D Hz. Ebu Bekir Soru 14. • İlk İslam parası bastırılmıştır.• Arapça resmi dil olarak kabul gelişmeler hangi Emevi halifesi döneminde gerçekleşmiştir? A Yezid B I. Velid C Abdülmelik D Ömer Bin Abdülaziz Soru 15. Emevilerin Avrupa kıtasındaki ilerlemeleri hangi savaşla son bulmuştur? A Nihavent Savaşı B Puvatya Savaşı C Kadisiye Savaşı D Köprü Savaşı Soru 16. Aşağıdakilerden hangisi Mısır’da kurulmuş ilk Müslüman Türk devletlerinden biri değildir? A Harzemşahlar B Tolunoğulları C İhşîdîler D Eyyubiler Soru 17. Aşağıdakilerden hangisi akli ilimlerden biridir? A Tefsir B Hadis C Fıkıh D Coğrafya Soru 18. Orta Asya’daki ilk Müslüman Türk devleti aşağıdakilerden hangisidir? A Gazneliler B Harzemşahlar C Karahanlılar D Memlûkler Soru 19. Aşağıdaki savaşlardan hangisiyle Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır? A Malazgirt Savaşı B Dandanakan Savaşı C Pasinler Savaşı D Katvan Savaşı Soru 20. Büyük Selçuklu Devleti’nde devletin bütün mali işlerinden sorumlu olan divan aşağıdakilerden hangisidir? A Divan-ı İnşa tuğra B Divan-ı İstifa C Divan-ı İşraf D Divan-ı Arz
1-Güler yüzlü idi. Kendisi güler yüzlü olduğu gibi, Müslümanlara da güler yüzlü olmayı tavsiye etmiştir. Bir Hadis-i Şeriflerinde Mümin kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. Tirmizî, Birr, 36 2-Her konuda güvenilir idi. Nitekim daha peygamber olarak görevlendirilmeden önce bile güvenilir insan anlamında ona Mekke’de el-Emin sıfatı verilmişti. Onu tenkit edenler ve getirdiği ilahi mesajı kabul etmeyenler ona çeşitli ithamlarda bulundular. Cin çarpmış dediler, delirmiş dediler, sihirbaz dediler ama yalancı diyemediler. Medine’ye hicret ederken, yatağına Hz Ali’yi yatırmış evden gizlice çıkıp gitmişti. Hz. Ali’ye Yanımda bulunan emanetleri yarın sahiplerine teslim edersin buyurmuştu. O zaman elinde emanet olarak bulunan eşyaların çoğu müşriklere aitti ve onlar da Peygamberimize güvendikleri için eşyalarını ona teslim etmişlerdi. 3-İnsanların arasını ıslah eder, bozgunculuğu asla sevmezdi. Hz. Peygamber bir taraftan Müslümanlara, arabuluculuk yapmalarını tavsiye ederken, kendisi de bizzat gidip dargın ve birbiri ile anlaşamayan Müslümanları barıştırmıştır. Nitekim bir gün Resûlullah ashabına “Size, namaz, oruç ve sadakadan daha üstün bir şeyi haber vereyim mi?” buyurdu. Onlar “Evet, ya Resûlallah” dediler. Peygamberimiz de sözüne devamla “Arabulmak, barıştırmaktır; Çünkü aranın bozulması kökünden kazımaktır. Saçı kökünden kazımak demiyorum, dini kazımaktır” buyurdu. Tirmizî, Sıfatu’l-Kıyâme, 56. Yine bir gün, Medine yakınlarındaki Kuba halkı dövüşmüş, hatta birbirlerini taşlamışlardı. Bunu haber alan Rahmet ve barış elçisi Peygamber efendimiz, ashabına "Haydi bizimle geliniz de onların aralarını düzeltelim," teklifinde bulunmuş ve Kuba'ya gitmişti. Buhârî, Sulh, 2. Başka bir hadislerinde de, "Halkın arasını düzelten ve bunun için iyilik kastiyle söz taşıyan ve yine iyilik düşüncesiyle yalan söyleyen, yalancı değildir." Buhârî, Sulh, 1.buyurmuştur. Bilindiği gibi yalan, İslâm’da büyük günahlardan kabul edilmiştir. Eşler veya diğer insanların arasını bulmak için -her hangi bir kimsenin hakkının kaybolmasına sebep olmayacak şekilde- buna müsaade edilmesi, arabuluculuğun ne kadar önemli bir dinî ve ahlâkî görev olduğunu göstermektedir. 4- Küçüklere sevgi, büyüklere saygı gösterirdi. Onun mesajının temelinde sevgi vardı. Bir Hadis-i Şeriflerinde; Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygıgöstermeyen bizden değildir.’ Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66. buyurarak, Müslümanlarda sevgi temelli bir yaklaşımın gelişmesini sağlamıştır. Yaşlı ve hasta kimselere merhamet eder, onların ihtiyaçlarını giderirdi. Çocukları sever, onları hediye vererek sevindirirdi. Çocukların sevgi ile büyütülmesi halinde sevgiyi öğreneceklerini ve yetişkin olduklarında onların da başkalarına sevgi göstereceğine işareten; Merhamet etmeyene merhamet edilmez’ buyurmuşlardır. 5-Merhamet; Gönderiliş amaçlarından biri olarak Kur’an-ı Kerim’de Ey Muhammed! Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.’ Enbiya Süresi 21/107. Ayet şeklindedir. Bu da kendisi merhametin en güzel örneklerini vermiş, ayrıca Müslümanlara da bütün canlılara merhamet ile muamele etmelerini emretmiştir. Onun merhameti sadece insana şamil değildi. İnsanların yanında hayvanlara ve bitkilere bile şefkatle muamele edilmesini isterdi. Kuşun ve karıncanın yuvasını bozanları en yüksek düzeyde ikaz etmiş ve bunun yanlış olduğunu ifade etmişlerdir. Hz. Peygamberin ahlakından örnekler. 6-Her zaman ve her yerde doğrudan ve doğruluktan yana idi. Özellikle adaletin gerçekleşmesi için doğru olmak, görüp bildiklerini söyleyerek, adaletin gerçekleşmesini sağlamak çok önemlidir. Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. Şahitlik ettikleriniz zengin veya fakir de olsalar adaletten ayrılmayın. Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. Onları sizden çok kayırır. Öyle ise adaleti yerine getirmede nefsinize uymayın. Eğer şahitlik ederken gerçeği çarpıtırsanız veya şahitlikten çekinirseniz bilin ki şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Nisa Süresi, 135 Hz. Peygamber’in hak anlayışında asla haksızlığa ve iltimasa yer yoktur. Adalet ve hakkaniyetin gereği ne ise o yapılacaktır. Bu noktada hiç kimsenin ayrıcalığı, imtiyazı söz konusu değildir. Nitekim Mahzum Kabilesi’nden hırsızlık yapan bir kadına Hz. Peygamber’in verdiği cezayı düşürmesi için, kadının akrabaları Rasulüllah’ın çok sevdiği Üsame’yi aracılık etmesi için gönderirler. Rasulüllah Allah’ın hudutlarından birisi için aracı olduğundan dolayı Üsame’ye sert çıkar ve ardından halka bir hutbe irat eder. Hutbesinde önceki kavimlerin güçlü kimseler çaldıklarında bırakıp, zayıflar çaldıklarında had uygulamaları yüzünden helak olduklarını belirttikten sonra “Kızım Fatıma da olsa, mutlaka cezalandırırdım.” Abdurrazzak, X, 201-2, no 18830-1; Buhari, Enbiya, 18, IV. 213-4; Müslim, Hudud, 8-11, II. 1315-6; Ebu Davud, Hudud, 4, no 4373, IV. 537. buyurur. 7- Komşuluk haklarına son derece önem verirdi. Peygamber Efendimiz komşulukla ilgili, en sahih meşhurlar arasında yer alan hadislerinden birinde şöyle buyurmuştur “Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi durmaksızın tavsiye edip durdu. Öyle ki, komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.” Buhârî, Edeb 28; Müslim, Birr 140,141. Rasul-i Kibriya Efendimiz’in “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin.” Buhârî, Edeb 31; Rikâk 23; Müslim, Îman 74, 75. ve “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin.” Müslim, İman 77. anlamındaki hadis-i şerifleri bu hukuk ve ahlakın Müslüman milletimizin fertlerinde yerleşik hal almasının temelini oluşturmuş ve “komşuluk kardeşlikten ileri”, “komşuyu komşudan sorarlar” gibi hikmetli atasözlerimizle bu yöndeki anlayış, kavrayış ve davranış ölçülerimiz, kurallarımız şekillenip topluma yön ve istikamet tayin etmiştir. Hz. Peygamberin ahlakından örnekler. Müslüman Türkler yakın zamana kadar her ırk, her renk, her din, her mezhep, her meşrep ve her sosyal sınıftan komşularıyla çok iyi ilişkiler kurmuş ve gıpta edilen örnekler sergilemişlerdir. Bu gerçek, Osmanlı coğrafyasını dolaşan yabancı seyyahların bile dikkatini çekmiş ve takdirini toplamış, onların birçoğu yazdıkları hatıralarda bu hakikati dile getirmiştir. Yine Hz. Peygamber sav bir Hadis-i Şeriflerinde;“Ey Müslüman hanımlar! Alıp verdikleri bir koyun paçası olsa bile, komşu hanımlar birbirleriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin.” Buhari, Hibe 1; Edeb 30; Müslim, Zekât 90. buyurmuşlardır., “Allah katında komşuların en hayırlısı komşularına en çok iyilik eden kimsedir.” Tirmizî, Birr 28. Ebu Hüreyre diyor ki Nebiyy-i Ekrem Efendimiz bir defasında; “Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz. Vallahi iman etmiş olmaz.” diye 3 defa tekrar etti. buyurdu. “Kim iman etmiş olmaz ya Rasulellah?” diye sordular. “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse.” buyurdu. Buhari, Edeb 29; Müslim, İman 73. Müslim’in rivayet ettiği bir hadiste de Peygamberimiz “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse cennete giremez.” buyurmuşlardır. Müslim, İman 73. 8- Hataları affederdi. Abdullah bin Ömer’in anlattığına göre bir adam Hz. Peygamber’e sav gelerek, Ey Allah’ın Resulü! Hizmetçiyi işlediği hatadan dolayı kaç kez affedeyim?’ diye sordu. Hz. Peygamber sav sustu. Ardından adam ikinci defa; Ey Allah’ın Resulü! Hizmetçiyi işlediği hatadan dolayı kaç kez affedeyim?’ diye sordu. Resulullah bu sefer şöyle buyurdu; Her gün yetmiş kere’ Tirmizi, Birr, 31 Mekke’nin fethi günü, Ey Kureyşliler, şimdi benden sizlere nasıl davranacağımı bekliyorsunuz?’ Müşrikler; Senden iyilik bekliyoruz. Çünkü sen asil bir kardeş ve asil bir kardeş oğlusun’ dediler. Resul-i Ekrem onlara; O halde tıpkı Yusuf Peygamber gibi ben de, Bu gün kınama yok. Allah sizi bağışlasın, O merhametlilerin en merhametlisidir’ Yusuf Süresi 12/92. Ayet diyorum’ dedi ve ekledi, Haydi gidin hepiniz serbestsiniz. Beyhaki, Es-Sünen-i Kübra, IX, 195 9-Tevazu sahibiydi. Tevazu insanı yüceltir, kibir ise alçaltır. Abdullah bin Mes’ud’un anlattığına göre, bir gün Hz. Peygamber sav, Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse cennete giremez’ buyurdu. Bunu duyan bir adam, Ama insan elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasından hoşlanır! Deyince, Allah Rasulu; Allah güzeldir, güzelliği sever, Kibir ise hakikati inkar etmek ve insanları küçük görmektir’ buyurdular. Müslim, İman, 147 Mekke’nin fethi günü Mekke’ye mağrur bir komutan edası ile değil de Allah’ın verdiği bir nimete şükretmenin bilinci ile başını öne eğerek girmişti. Mekkeliler Safa tepesinde toplanmış, ona bağlılıklarını bildiriyor ve insanlar Nasr süresinde müjdelendiği gibi bölük bölük islam ile şerefleniyorlardı. O sırada bir kişi Efendimize yaklaştı. Belli ki o da sevincini ifade edecekti. Ancak bu büyük insanla karşı karşıya gelmek ve onunla konuşmak kendisini o kadar heyecanlandırmıştı ki adam birden titremeye başladı. Hz. Peygamber sav ona; Sakin ol. Heyecanlanma ve korkma. Ben bir kral değilim. Kureyş kabilesinden kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum; buyurarak adamı rahatlatmıştı. İbn Mâce, Et’ime, 30 hadislerle İslâm, 3. cilt, s. 331 10- Eşlerine karşı son derece sevgi ve nezaketle davranırdı. Eşlerini sevdiğini bizzat ifade ederdi. Aynı zamanda eşlerine kendilerinde bulunan faziletlerini ihsas ettirir ve söylerdi. Hayvana binmesi için yardımcı olma gibi Buhari, Megâzî 38 sevginin bir yansıması olarak kabul edeceğimiz nazik davranışı yaparak, aradaki sıcaklığı pekiştirirdi. Bir gün kendisini yemeğe davet etmişlerdi de, O Nezaket Âbidesi böyle bir davete katılmasının şartı olarak “Hanım da olursa” kaydını koymuştu. Müslim, Eşribe 139. Hz. Peygamberin ahlakından örnekler Uzun süre yanlarında kalan Enes b. Mâlik, Hz. Peygamber’in aile ilişkilerini çok kısa bir şekilde şöyle anlatır “Aile fertlerine karşı Hz. Muhammed’den daha şefkatlisini görmedim.” Müslim, Fedâil, 63 Peygamberimiz de şöyle buyurur “En hayırlınız, ailesi için hayırlı olandır. Bana gelince ben, aileme karşı sizden en hayırlı olanınızım.” İbn Mâce, Nikâh, 50 Zarafet, nezaket ve yumuşaklığın öneminin anlatıldığı hadislerde şu ifadeler dikkat çekicidir “Allah Refiktir, bütün işlerde rıfkı sever.” Buhârî, İstitâbe, 4 “Yumuşak huydan yoksun olan, iyilikten de yoksun olur.” Müslim, Birr, 23 Özet Bir genelleme yapılabilirse, insanlığın sahip olduğu ne kadar fazilet varsa onun hayatında görmek mümkündür. Kısaca birkaç örnek vermek gerekirse; daima güler yüzlü ve tatlı sözlü idi. İnsanların en cömerdi idi. Ev işlerinde eşlerine yardım eder, koyun sağar, elbisesinin söküğünü diker, evi süpürürdü. Komşularına eziyet etmez bilakis iyilik ederdi. Küçükleri sever, büyüklere saygı gösterir ve hürmet ederdi. Özet-3 Her zaman ve her yerde doğruluktan yana olduğu gibi arkadaşlarını da doğruluğa teşvik ederdi. Kendisi için istediğini başkası için istemeyenin gerçek mü’min olamayacağını ifade ederek ahlaki konularda genel geçer olan evrensel kuralı koymuştu. Misafirlerine muhakkak ikram eder, tevazu ve hoş görüden asla ayrılmazdı. Bunun yanında, reziletler diye sınıflandırılan çirkinliklerin ise hiç birini kendinde taşımıyordu. Sonuç Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardır. “Müminlerin iman bakımından en mükemmel olanları ahlakı en güzel olanlarıdır” Ebu Davud, Sünnet, 15. V, 60
DÖRT HALİFE DÖNEMİ VE ALTINÇAĞ Hz. Muhammed sav'in vefatından sonra yaşanan "Dört Halife Dönemi", İslam dininin Arap Yarımadasının sınırlarını aşarak yaygınlaştığı bir dönemdir. Parlak zaferlerin kazanıldığı ve Müslümanların huzur ve refah içinde bir hayat sürdürdükleri bu dönem, Peygamberimiz sav'in müjdelediği Altınçağ'ın geçmişteki güzel bir örneğidir. Bu dönemde İslam Devleti'nin sınırları batıda Trablusgarp, doğuda Horasan ve kuzeyde Kafkasya'ya kadar genişletilmiş; böylece Arap Yarımadası dışına taşan İslamiyet, Asya ve Afrika'daki çeşitli milletlerce benimsenmiştir. Kurulacak olan yeni İslam devletlerinin siyasi ve hukuki temelleri de bu dönemde atılmıştır. Sırasıyla halife olan Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali, Peygamber Efendimiz sav'in yolunu izlemiş, Kuran ahlakının hakim olduğu adil düzeni daha geniş bir coğrafyaya yayarak devam ettirmişlerdir. Bu nedenle Dört Halife Dönemi, "Doğru Yolda Giden Olgun Halifeler Dönemi" anlamına gelen "Hulefa-i Raşidin Dönemi" olarak adlandırılır. Halifeler seçimle başa getirildikleri için aynı dönem 'Cumhuriyet Devri' şeklinde de tanımlanır. ALTINÇAĞ’DA YAŞANACAKLAR Dört Halife Dönemi'ndeki Altınçağ benzeri ortamı kavrayabilmek için, Peygamberimiz sav'in haber verdiği Altınçağ'ı kısaca incelemek yerinde olacaktır. İslami kaynaklara göre Altınçağ, kıyamete yakın bir zamanda, Kuran ahlakının hakim olacağı ve din ahlakının insanlar arasında yaygın olarak yaşanacağı bir dönemi ifade eder. Bu dönemde insanların huzur ve güven içinde yaşayabilmeleri için gereken her türlü şart mevcut olacaktır. Önceki dönemlerde yaşanan tüm sıkıntıların yerini bolluk, bereket ve adalet alacaktır. Bu dönemde din ahlakına uygun olmayan her türlü ahlaksızlık, adaletsizlik, sahtekarlık ve dejenerasyonun tüm çeşitleri ortadan kalkacaktır. Bu müjdeli dönem, tüm inanan insanların asırlardır özlemini duyduğu barış, huzur, adalet ve bolluğun, İslam ahlakının hakim olduğu kutlu bir dönemdir. Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Altınçağ Yüce Allah Kuran'da inanan kullarına, İslam ahlakının yeryüzünde hakim olacağını şöyle müjdelemektedir Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara vaat etmiştir Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. Nur Suresi, 55 Peygamberimiz Hz. Muhammed sav de Altınçağ'ı 14 yüzyıl önce detaylı olarak tasvir etmiştir. Söz konusu dönemin cennet benzeri özellikleri hadisler kanalıyla bizlere ulaşmıştır. Her çeşit ürün ve mal bolluğu, emniyet, güven ve adaletin temini, huzur ve saadet, her türlü teknolojik gelişmenin insanların rahatı, konforu, neşesi ve huzuru için kullanılması, ihtiyaç içinde olan kimsenin kalmaması, isteyene istediğinden sayılmadan, kat kat fazlasıyla verilmesi, bu devrin belli başlı özelliklerindendir. Hadislerde bildirildiği gibi o dönem "silahların susacağı" bir dönem olacak ve bu devirde yeryüzü özlemini çektiği barışla dolacaktır. Altınçağ'da, önceden devletler ve halklar arasında devam eden husumet ve anlaşmazlıklar son bulacak, bu halklar arasında çok büyük bir kardeşlik yaşanacak ve tüm kavgaların yerini barış, dostluk ve sevgi alacaktır. Peygamber Efendimiz sav'in Altınçağ ortamını anlatan bazı hadisleri şöyledir … Küçükler keşke ben büyük olsaydım, büyükler de keşke ben küçük olsaydım diye temenni ederler... İyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle … Dünya adalet ve hakların yerini bulması ile dolar...3 Adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir... Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca Altınçağ, Allah'ın emirlerinin eksiksiz olarak yerine getirildiği, adaletin, fedakarlığın, yardımseverliğin en yoğun olarak yaşandığı, kutlu bir dönem olacaktır. Bu kutlu dönemde malı olan hiçbir sıkıntı duymadan ihtiyacı olana verecek, herkes birbirinin rahatını, refahını ve konforunu düşünecektir. Bu paylaşmanın sonunda herkes eşit refah seviyesine ulaşacak, açlık, sefalet gibi pek çok sorun kendiliğinden çözülecektir. Altınçağ'da yaşanacak olan tüm bolluk, teknolojik gelişmeler ve sanatsal güzelliklerin yanısıra toplum yaşantısı da son derece huzurlu olacaktır. Allah, iman eden ve dinine yönelen insanlara, o döneme dek görülmemiş güzellikte bir hayat sunacaktır. Çünkü Allah Kuran'da güzellik yapan, Kuran ahlakına uyan kullarına güzellik vaat ettiğini bildirmiştir Allah barış yurduna çağırır ve kimi dilerse dosdoğru yola yöneltip-iletir. Güzellik yapanlara daha güzeli ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne bir karartı sarar, ne bir zillet, işte onlar cennetin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır. Yunus Suresi, 25-26 Peygamberimiz sav'in hadislerinde, konuya ilişkin bildirilen bir başka haber ise, İslam ahlakına uymayan din anlayışının tamamen ortadan kalkışıdır. Altınçağ'da Peygamberimiz sav'den sonra ortaya çıkan bidatlar dine sonradan girmiş hurafeler ortadan kalkacak, Kuran ahlakı özüne dönecektir. İslam anlayışı tamamen düzelecek ve din ahlakı aslına dönecektir. Hadislerde bu konu ile ilgili olarak, ahir zamanda kaldırılmadık bidatın kalmayacağı ve "aynı Peygamberimiz sav dönemindeki gibi dinin icablarının yerine getirileceği" ifade O dönem geldiğinde, insanların Allah'a yakınlaşmasını, O'nun dinini yaşamasını engelleyen tüm bu çarpıklıklara son verilecek, din ahlakının aslında olmayan, sonradan ilave edilmiş birçok hurafe, inanış ve ibadet şekilleri İslam'dan temizlenecektir. Üzerinde durulması gereken bir nokta da, din ahlakının aslına döndürülmesinde samimi Müslümanların gösterdikleri çaba ve gayrettir. Bu dönemde İslam alemi içindeki ihtilaflar, ayrılıklar ortadan kalkacaktır. İslam tarihinin en büyük alimlerinden biri olan Muhyiddin Arabi "Fütühat-ül Mekkiye" isimli eserinde bu konuda şu tespitte bulunmuştur ...din Peygamberin zamanında olduğu gibi aynen uygulanacaktır. Yeryüzünde mezhepleri kaldıracak. Halis hakiki dinden başka hiçbir mezhep Bu özet bilgiler bile Altınçağ'ın zihinde canlandırılabilmesi için yeterlidir. Şimdi halifelerin yönetim anlayışları, kişilikleri ve icraatları doğrultusunda nasıl Altınçağ benzeri bir ortam meydana getirdiklerini inceleyelim. Hz. Ebu Bekir Dönemi 632-634 Sevgili Peygamber Efendimiz sav ile peygamberliğinden önce de arkadaş olan Hz. Ebu Bekir, onun tebliği üzerine Müslüman olan ilk insanlardan biridir. Hz. Ebu Bekir, İslamiyet'in açıkça anlatılmaya başlanmadığı bir dönem olan Peygamberimiz'in sav henüz yalnız olduğu dönemde İslamiyet'i kabul etmiştir. Hz. Muhammed sav'in yakın dostu ve İslam ahlakının güzel bir temsilcisi olan Hz. Ebu Bekir, aralarında Hz. Osman, Talha b. Ubeydullah, Sa'd b. Ebi Vakkas, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf ve Ebu Ubeyde b. Cerrah başta olmak üzere birçok kişinin İslam dinini yaşamasına vesile olmuştur. Hz. Muhammed sav hastalandığında, Müslümanlara imamlık yapma görevini Hz. Ebu Bekir'e vermiştir. Onun vefatından sonra ise, Hz. Ömer ve arkadaşlarının önerisi üzerine Hz. Ebu Bekir halife seçilmiştir. Tarihi kaynaklarda yer alan, Hz. Ebu Bekir'in Hilafet görevini üstlendikten sonra halka hitaben yaptığı şu konuşma oldukça anlamlıdır Ey halkım! Ben size yönetici oldum. Halbuki sizin en hayırlınız değilim. Eğer iyi işler yaparsam, bana yardım ediniz. Eğer yanlış işler yaparsam bana doğru yolu gösteriniz. Doğruluk, emanettir. Yalancılık, hıyanettir. Sizin en zayıfınız benim yanımda güçlüdür ki, onun hakkını müdafaa ederim. En güçlünüz benim yanımda zayıftır ki, başkasının hakkını ondan Hz. Ebu Bekir bu sözleriyle ideal bir yöneticide olması gereken vasıfları en güzel şekilde özetlemektedir. Halifelik dönemi iki yıl gibi kısa bir zaman sürmesine rağmen pek çok başarıyla doludur. Hz. Ebu Bekir, Peygamberimiz Hz. Muhammed sav'in vefatından sonra aralarında ihtilaflar baş gösteren Müslümanları bir araya toplayıp devlet otoritesini yeniden sağladı. Kuran-ı Kerim'in toplanması ve korunması konusunda büyük çaba harcadı. İslamiyet'in ilk kez Arap Yarımadası dışında Suriye, Filistin ve Irak'ta yayılmasına vesile oldu. Din ahlakının özünde olmayan hareketlere ve yalancı peygamberlere karşı savaş açtı; böylelikle İslam dini ve Kuran ahlakının Peygamber Efendimiz sav döneminde olduğu gibi yaşanmasını sağladı. Hz. Ebu Bekir güzel huyu, merhameti, mütevazi kişiliği ve Kuran ahlakını yaşamada gösterdiği titizliğiyle sahabeler arasında ön plana çıkan isimlerden biridir. Bu özellikleri nedeniyle halk tarafından büyük bir sevgi ve saygı görmüştür. İnsanların kibirli davranışlarını hoş karşılamayan, fakirlere, zor durumda kalanlara yardım etmekten ve misafir ağırlamaktan son derece mutluluk duyan bir yapıya sahiptir. Esir birçok Müslümanı kurtarmış, köle sahiplerine önemli miktarda ödemeler yaparak onları özgürlüklerine kavuşturmuştur. Ticaretle uğraşan ve zengin bir kişi olan Hz. Ebu Bekir, tüm malını İslam ahlakının yayılması için infak etmiştir. Bunun için Resulullah sav onun hakkında "Malını feda etmede en önde giden kişi Ebu Bekir'dir. Ebu Bekir ne güzel dosttur. Aramızda İslam kardeşliği ve sevgisi vardır" Sonuç olarak, Hz. Ebu Bekir, güçlü imanı, dehası ve üstün devlet adamı vasfıyla İslam Birliği'ni muhafaza etmiş ve kendisinden sonra gelenlere güçlü bir devlet bırakmıştır. Kureyş kabilesinin ileri gelenlerinden olan Hz. Ömer, tüm baskılara rağmen inançlarından taviz vermeyen Müslümanların kararlılıklarından etkilendi ve İslam dinini kabul etti. Bir rivayete göre Müslümanlığı seçtiğini açıkça ilk ilan eden o idi. Abdullah İbn Mesud'un ifadesiyle, "Ömer'in Müslüman oluşu bir fetihti".9 O tarihten sonra Peygamberimiz sav'in yanında yer aldı, güçlü kişiliği ve kararlılığıyla İslam ahlakının önde gelen savunucularından oldu. Sahip olduğu imkanları İslamiyet'in yayılması için harcadı. Hz. Ebu Bekir'in vefatı üzerine halife seçildi ve adaletli yönetimiyle kendisinden sonra gelen yöneticilere güzel bir örnek oldu. Hz. Ömer Dönemi 634-644 Hz. Ömer Kuran ahlakı ve adaletin uygulanması konusundaki çabalarıyla tanınır. Adaleti uygularken herkese eşit davranmış; soyluluk, zenginlik, akrabalık, makam gibi unsurların adaleti engellemesine kesinlikle izin vermemiştir. İdaresi altındaki topraklarda adaletin katıksız bir biçimde uygulanması için her türlü önlemi almıştır. Onun iktidarı döneminde sosyal adalet tam anlamıyla egemen olmuştur. Her zaman halkına karşı büyük bir sorumluluk duygusuyla hareket etmiştir. Tarihi kaynaklara göre bu konuda, "Fırat kıyısında bir deve helak olsa, bundan kendimi sorumlu hissederim" sözü meşhurdur. Hz Ömer'in İstişareye Verdiği Önem Hz. Ömer, Kuran ahlakının gereği olarak, bir mesele ortaya çıktığı zaman, karar vermeden önce Müslümanların görüşüne de müracaat eder, konuyu onlarla istişare ederdi. Bu şekilde en doğru fikir oluşur ve ona göre davranırdı. Onun bu davranışı, halkın kendi işlerini de aralarında görüşerek yapmalarına sebep olmuştur. Böylece önemli işlerde geniş çapta bir istişare geleneği oluşmuştu. Hz. Ömer dönemi birçok yeniliğe sahne oldu. Zamanında ülke, yönetim birimlerine ayrıldı. Valiler ve Halife'ye bağlı olarak kadılar atandı. İlk kez adalet işlerinde kadıların görevlendirilmesiyle, yönetim ve adalet işleri birbirinden ayrıldı. Hicri takvimin uygulamaya konulması, devletin önemli sorunlarının görüşüldüğü bir meclisin ve devlet hazinesinin oluşturulması yine bu yıllarda gerçekleşti. Onun halifeliği döneminde, Arabistan dışında büyük fetih hareketleri yapılarak Irak, İran, Horasan, Suriye, Filistin ve Mısır İslam topraklarına dahil edildi. Bu dönemde devletin geniş bir coğrafi bölgeye yayılması, yönetim, siyasi, ekonomik ve askeri alanlarda örgütlenmeyi zorunlu hale getirdi. Hz. Ömer, işte bu gereksinimi karşılamak üzere kurumsal bir İslam Devleti'nin temellerini attı. Tarihi kaynaklara göre, Hz. Ömer'in dönemin kadılarına gönderdiği bildirilen mektup, kendinden sonra gelen tüm yöneticiler için de bir rehber olmuştur Davalara bakarken telaşa, çığırtkanlığa ve taraftarın haysiyetini kırıcı davranışlara asla müsaade etme. Çünkü adaletin yerini bulması için sükunet ve ciddiyet şarttır. Hakkın tecelli etmesi ise İlahi adaletin itibar kazanmasına sebep olur. Bir Müslümanın niyeti iyi ise, Allah onun insanlarla olan münasebetlerini ıslah eder. Ama içi başka dışı başka olursa, Allah ona musibet verir. Bu durumda hakimin görevi Allah'ın rızk ve rahmet hazinelerinin kullar arasında adaletle dağıtılmasını sağlamaktır. Hz. Ömer sahip olduğu Kuran ahlakı ile idaresindeki tüm İslam toplumunun gönlünü kazanacak bir yönetim göstermiş ve -Allah'ın izni ile- İslam ahlakının yayılmasına büyük katkılarda bulunmuştur. Hz. Osman Dönemi 644-656 Yüksek ahlaki meziyetlere sahip olan Hz. Osman, İslamiyet'i ilk kabul eden üstün şahıslardan biridir. Hz. Ömer'den sonra halife seçildi. İslam toplumundaki onun bu göreve layık olduğu kanaati sebebiyle halifeliğine kimse itiraz etmedi, herkes ona biat etti. Halifeliğinden önce, Peygamber Efendimiz sav'in yakın çevresinde yer aldı. Vahiy katipliği yaptı. Üstün ahlakı, güzel konuşmasıyla dikkat çekti. Ayrıca çok güzel bir hitabete sahipti. Ezberi çok kuvvetli idi ve Yüce Kuran'ı ezberledi. Hz. Osman'ın İslam dinine yaptığı en büyük hizmetlerden biri Kuran'ın çoğaltılmasıdır. Zamanında, şive farklılıklarından dolayı Kuran ayetlerinin farklı okunması üzerine bir kurul oluşturularak Kuran çoğaltılmıştır. Bir örneği Medine'de bırakılarak Mekke, Şam, Kufe, Basra, Mısır ve diğer eyaletlere gönderilmiş; böylece Kuran'ın günümüze kadar orijinalinin ulaşmasına vesile olunmuştur. Hazreti Osman yaptığı çalışmalar sırasında, tayinlerde uygun kişilerin görevlendirilmesine özen gösterdi. İslam topraklarında yaşayan insanların refah seviyesinin yükseltilmesi için imar ve zirai gelişmelere önem verdi. Bağ ve bahçelerin geliştirilmesine çalıştı. Onun döneminde İslam topraklarında yaşayan çok sayıda insan İslam dinini kabul etti. Bu döneme ait dikkat çekici bir gelişme ise, Müslümanların zenginleşmeleri ve geçmişe kıyasla daha da refah içinde bir hayat sürdürmeleriydi. Ayrıca Hz. Osman döneminde İran, Kafkasya ve Afrika'da fetihler devam etmiş ve ilk donanma oluşturularak, Akdeniz'de stratejik önemi büyük olan Kıbrıs Adası alınmıştır. Bizans İmparatorluğu'na karşı büyük zaferler kazanılmış, ele geçirilen topraklarda düzen ve adalet tesis edilmiştir. Hz. Ali Dönemi 656-661 Hz. Ali, Peygamberimiz sav'in amcası Ebu Talib'in oğludur. Tarihi kaynaklarda belirtildiği üzere, Hz. Muhammed sav'in yanında büyümüş, onun eğitiminden geçerek yetişmiştir. Hz. Ali'nin öne çıkan üç önemli özelliği cesaret, ilim ve güzel konuşmadır. Onun, İslam toplumunun en alim kişilerinden biri olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Sevgili Peygamber Efendimiz sav'in ifadesiyle Hz. Ali "İlim beldesinin kapısı"dır. Daha çocukluğundan itibaren Resulullah sav'in yanında bulunmuş, Kuran'ı ondan öğrenmiş, onun katipliğini yapmıştır. Peygamberimiz sav'in vefatına kadar onun yanından ayrılmamıştır. Böylelikle dini konular üzerinde yüksek bir ilim düzeyine erişmiştir. Bunun için, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman'ın ilk danıştığı kimseler arasındadır. Halife olmasının ardından Müslümanların bilgi ve ilim sahibi olmaları için okul kurmuştur. Eğitime büyük önem vermiştir. Hz. Ali'nin şehid edilmesiyle birlikte İslam'ın en parlak dönemlerinden biri olan Dört Halife Dönemi sona ermiştir. Altınçağ ile Müjdelenmek Peygamberimiz sav'den aktarılan pek çok hadiste, yeryüzünde İslam ahlakının yeniden hakim olacağına işaret edilmektedir. "Altınçağ" olarak adlandırılan bu dönem, Allah’ın izniyle, "Asr-ı Saadet" benzeri bir devir olacaktır. Hz. Muhammed sav ve dört halife döneminde İslam ahlakı nasıl dört bir yana yayılmış, Müslümanlar huzur içinde yaşamışlar ise Altınçağ'da da İslam ahlakı yeryüzünde yaygın bir biçimde yaşanacak; yeryüzü sevgi, barış, huzur, adalet, bolluk ve zenginlikle dolacaktır. Peygamberimiz sav'in ahir zamanda yaşanacak bu dönem için yaptığı cennet benzeri tasvirler, bu devre "Altınçağ" isminin verilmesine neden olmuştur. Altınçağ ve bu döneme vesile olacak Hz. Mehdi için Peygamber Efendimiz sav şöyle buyurmuştur "Ümmetimin sonunda bir halife gelecek, malı adetle saymayacak, avuçla avuçlayacaktır." Bu dönem Allah'ın müminlere bir lütfudur. Pek çok alameti gerçekleşmeye başlayan ve bolluğuyla, bereketiyle, insanlara sağlayacağı her türlü konforuyla huzur dolu ortamıyla tüm insanlara güzellik sunacak olan bu dönemle müjdelenmek de kuşkusuz tüm Müslümanlar için çok büyük bir şereftir. kaynak
Aşağıdakilerden hangisi Hz. Muhammed Dönemi gelişmelerinden değildir?SoruAşağıdakilerden hangisi Hz. Muhammed Dönemi gelişmelerinden değildir? Bu soru Tarih 2 kategori içindeki 2018-2019 1. Dönem AÖL Tarih 2 Çıkmış Sorular testinde yer almaktadır. Dilerseniz bu testteki tüm soruları çözebilirsiniz. Testteki diğer soruları çözmek için yandaki linke tıklayınız. Testi İndir Bu sorunun bulunduğu testi bilgisayarınıza, tabletinize veya akıllı telefonunuza indirebilirsiniz. NOT Sorunun cevabını görebilmek için soruya ait şıklara tıklayınız. Eğer sorunun doğru cevabı göremiyorsanız sorunun bulunduğu testi çözmek zorundasınız. Soruların doğru cevapları sadece testi çözerken görüntüleyebilirsiniz. Bu soru Tarih 2 kategori içindeki 2018-2019 1. Dönem AÖL Tarih 2 Çıkmış Sorular testinde yer almaktadır. Bu soruya benzer diğer soruları test içeriğine gidip çözebilirsiniz. Hepinize başarılar Yorumları Yorum Ekle
Your PHP installation appears to be missing the MySQL extension which is required by WordPress.
hangisi hz muhammed dönemi gelişmelerinden değildir